Kimyanın Bilim Olma Süreci
Kimya biliminin doğuşu, MÖ 3000 yıllarına kadar dayanmaktadır. Bu dönemde yapılan işlemler ve üretilen maddeler teoriye dayanmayıp tamamen sınama yanılmaya dayalıdır.
Bir uğraşın bilimsel olarak nitelendirilebilmesi için teorik temelleri olması, sistematik bilgi birikimi sağlaması gerekir.
Simya, sınama yanılmaya dayalı olduğu, teorik temelleri olmadığı ve sistematik bilgi birikimi sağlamadığı için bilim değildir. Simya, kimyanın bilim olmadan önceki hâli olarak da kabul edilebilir.
Simya; astronomi, astroloji, mitoloji, felsefe, tıp, din vb. birçok alandan pratik laboratuvar uygulamalarına kadar olan geniş bir aralığı kapsamaktadır
Simya döneminde simyacıları, araştırma yapmaya yönelten iki önemli uğraş bulunmaktadır. Bunlar;
• Değersiz madenleri altına çevirmek,
• Ölümsüzlük iksirini bulmaktır.
Bu uğraşlara simya (alşimi), bu işle uğraşanlara simyacı (alşimist) denir.
Simyacılar uğraşları sonucunda kimyada kullanılan fırınlar, damıtma düzenekleri, su banyosu, kroze, el kantarı, su terazisi, imbik gibi araç gereçleri geliştirmişlerdir. Ayrıca damıtma, süzme, kristallendirme, mayalama, özütleme, çözme gibi laboratuvar tekniklerini kullanmışlardır.
Simyacıların keşfettikleri maddelerden bazıları mürekkep, cam, barut, seramik, alaşım, esans olarak bilinen kimyasallar, altın, gümüş, cıva elementleri, nitrik asit (kezzap), sülfürik asit (zaç yağı) gibi bileşiklerdir.
Simyacıların sonraki dönemde uğraşları daha çok hastalıkların tedavisi için ilaç hazırlamaya yöneliktir.
Kimyanın bilim olma sürecine birçok simyacı katkı sağlamıştır. Bazı simyacıların titizlikle yaptığı çalışma, buluş ve eserler günümüzde de kullanılmaktadır. Bu bakımdan bazı simyacıları bilim insanı olarak adlandırmak yanlış değildir.
Evrendeki olayları ve varlıkları sistematik bir biçimde, deneye ve gözleme dayalı yöntemler kullanarak inceleyen kişiye bilim insanı denir. Simyacıların kimyaya en önemli katkısı, yanma olayının açıklanmasında görülür. Yanma olayını açıklamak için bilimsel kuramlar birbiriyle ilişkilendirilmeye çalışılarak neden sonuç ilişkileri üzerinde durulmuştur. Başta Lavoisier (Lavoizi) olmak üzere birçok bilim insanı yanma olayı, hava ve gazlarla ilgili sistemli çalışmış, deneyler yapmışlardır.
Özellikle 18. yüzyılın sonlarına doğru;
• Deneylerin sistematik bir şekilde yapılması,
• Terazinin yaygın olarak kullanılması,
• Deneyde kullanılan maddeler arasında nicel ilişkilerin kurulması,
• Teorilerin doğrudan deney sonuçları ile ilişkilendirilerek test edilmesi modern kimyanın başlangıcı olarak düşünülebilir.
Kimya biliminin gelişim sürecine Mezopotamya, Çin, Hint, Yunan, Orta Asya ve İslam uygarlıklarının yaptığı katkılar unutulmamalıdır.